25 Nisan 2016 Pazartesi

UNUTULMUŞ SAĞLIK BİLGİLERİ

Sağlık konusunda geçmiş yıllarda büyüklerimizden öğrendiğimiz ve uyguladığımız, bilime aykırı düşmeyecek birçok uygulama ve bilgi, ne yazık ki günümüzde unutulmuş durumda... Hattâ tıp literatüründe bile artık rastlanmayan, belki arşivlere gömülmüş bilgileri gün yüzüne çıkartmanın gerekli olduğuna inanıyorum. Bu siteyi bu amaçla düzenledim. Olur ki istifade eden olur.

Yandaki listede çeşitli bilgileri bulabilirsiniz.

Not: Doktor olmadığım gibi tıpla da ilgim olmadığını göz önünde bulundurmanız gerekir.


m.yalcin.yalhi@gmail.com.tr

ŞEKER HASTALIĞI İÇİN

Tam bir kür için 250 gr Yahudi Baklası gerekiyor

Tahin koyuluğu rengine gelinceye kadar kavrulacak, kahve değirmeninde çekilecek.
Sabah akşam aç karnına, çok ufak kahve kaşığıyla güllaç içine
konup yutulacak. 

Kür sonunda hastalığın tamamen ortadan kalktığı iddia ediliyor. 

Ancak ölçüye dikkat edilmelidir; fazla alınması sağlığa zararlıdır. 

Bu bilgi, çok sene evvel rahmetli annem Lütfiye Yalhı'dan alınmıştır.

Not: Doktorunuza danışmadan kullanmayınız. 
Yüksek tansiyon, böbrek ve kalp yetmezliği vs. gibi başka rahatsızlıkları olanlarda olumsuz etkisi olabilir.

ANİ ORTAYA ÇIKAN MİDE SORUNLARI

Önemli

Hazımsızlık başta olmak üzere çoğumuzun mide sorunları vardır. Ancak bunlardan bazıları hayatîdir: Kalp krizi işareti olabilir.
  • Sebepsiz, anî ve devamlı mide ağrısı
  • Sebepsiz şiddetli kusma ve ishal...
Bu gibi hallerde hiç vakit kaybetmeden KALP DOKTORUna gidilmelidir. Sorun çıkmaması halinde ise mide doktoruna...


Hazımsızlık


Başlıca nedenleri

  • Hep söylenen ve hepimizin bildiği bir sebep... Hızlı yemek... 
  • Bir şey yiyeceğimiz zaman ilk sorulan soru "Yanında ne içersiniz?" Hataya ilk adım olarak içecek tercihimizi söyleriz. Oysa hemen yemek öncesinde ve yemek sırasında hiçbir sıvı almamak gerekir. Belki en fazla iki parmak su... Çünkü mide, hazmı asitler vasıtasıyla gerçekleştirir. Yemek sırasında alınan sıvılar ise mide asitlerini seyreltik hale getirerek görevini zorlaştırır. Hızlı yemek yediğimiz için tükürük, çiğnediğimiz gıdaları ıslatmaya fırsat bulamaz, biz de yanında bir şeyler içerek yumuşatma yolunu seçeriz. En büyük hata!.. Şayet bu huyumuzdan vazgeçemiyorsak bir çare var:

Çare

Yemeklerden hemen sonra yarım saat kadar büyükçe sakız veya çiklet çiğneyin. Büyüklerimizin uyguladığı bu metot ne yazık ki günümüzde unutulmuş bir bilgi... Ne işe yarar derseniz bolca tükürük üretir.

Tükürük ne işe yarar?

Tükürük, içerdiği enzimler yardımıyla besinlerin ağızda parçalanmasını kolaylaştırır. Bu, bilinen bir bilgidir. Ancak unutulmuş, hattâ tıp literatüründe bile görülmez olmuş çok önemli bir özelliği vardır: Çeşitli özgül ağırlıklardaki gıdaların yoğunluk dengelerini bozarak karışımını sağlamak...

Nasıl? 

Yediğimiz gıdaların yağlı, sulu bölümleri özgül ağırlıklarının farklılığı nedeniyle midenin üst, orta ve alt kısmında sıralanarak toplanırlar. Yağlar yukarıda, su ortada, mide asitleri ise en aşağıda... Gıdaların hazmı için gerekli olan mide asitleri, besinlerden uzaklaştığı için hazım zorlaşır. 

Yemekten sonra bir süre çiğneyeceğimiz sakız veya çikletle bolca tükürük üreterek bu sıralanmayı bozar, karışmalarını sağlayarak hazmı tamamlar.

Bu nedenlerle sıvı almadan yemek yemeli, uzunca çiğneyerek bol tükürük üretmeli...

Deney:

  • Bir tüp içine yarı yarıya yağ ve su koyunuz. Hemen yağ üste çıkacak, su aşağıya inecektir. Kimyadaki tabiriyle "Faz farkı" oluşacaktır.
  • Tüpün ağzını kapatarak iyice çalkalayınız. Yağ ve su karışacak fakat kısa süre sonra kesin bir çizgiyle ayrışacaklardır.
  • Tüpün içine üç defa tükürdükten sonra deneyi tekrarlayınız. Uzun bir süre yağ ve asitin ayrışmadığına şahit olacaksınız.
Bu deney, Saint Benoît'da, orta okulda, biyoloji öğretmenimiz Mr. Sinoir tarafından sınıfta yapılmıştır. Kendisini saygı ve rahmetle anıyorum. 

SÜT NASIL İÇİLMELİ

Sütü de diğer içecekler gibi aklımıza estikçe içiyoruz. Peki, doğru mu?

Süt, hazmı zor olan içeceklerdendir. Bir saatten önce hazmolmaz. Bir özelliği de baskın olmasıdır. Başka yiyeceklerle birlikte kullanıldığında, diğer yiyeceklerin besin değerlerini engeller. Bu bakımdan, süt boş mideye içilmelidir. Kahvaltı sırasında çocuklarımıza süt içirirsek, sadece sütle beslenmiş olur; diğer aldığı gıdalar hiçbir işe yaramadan vücuttan atılır. Çocuk gıdasız kalmış olur.

Çocuklara süt içirmek için en uygun zaman, uyku sırasındadır. Büyüklerimiz buna "Gece sütü" derlerdi ve bizi öyle beslerlerdi.

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz:

Süt içmişsek, bir buçuk saat geçmeden hiçbir şey yememeliyiz. Veya bir şeyler yemişsek, bir saatten önce süt içmemeliyiz.

Pek az kimsenin bildiği bu bilgi 1976-1977 yılları arasında, çocuk doktoru, Lösemili Çocuklar Vakfı Kurucusu, Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu tarafından verilmiştir.

KALP KRİZİ BELİRTİLERİ

BELİRTİLER

 

AĞRILAR

Kalbimiz -her sefer olmasa da- sıkınt yaşadığını çoğunlukla bize söyler. Mühim olan onun dilinden anlamak...

Doktorlar tarafından söylenen ve yazılan belirtiler aldatıcı veya eksik olabiliyor. Çünkü bu belirtileri yaşayanlar kendileri değil; hastalardan duydukları şikâyetler... Hep göğüs, sırt ve sol kol ağrısından bahsederler. Oysa sol kol olduğu kadar sağ kol, sağ veya sol el ve ayak bileklerindeki ağrılar da kalp rahatsızlığı belirtisi olabiliyor. Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken husus ağrının nerede olduğundan çok nasıl olduğu...

Kalp krizi uyarısı ağrıları günlük hayatımızda karşılaştığımız kas ağrılarından çok farklı... İlk dikkat edeceğimiz şey bu farklılık olmalı. Bu ağrıyı yaşamış biri olarak en basit ifadeyle "kemik ağrısı" diyebilirim. Bu, günlük hayatımızda yaşamadığımız, bilmediğimiz bir ağrı türü... "Hiç kemik ağrır mı?" diyebilirsiniz. Evet, ağrır. İşte bu nedenle farklı bir ağrı diyoruz.  Tarifi biraz zor olmakla berber bu konuda söyleyeceklerimiz işe yarayabilir:

Başlayan bu hafif ağrı -tuhaf gelecek ama- sanki biraz keyif verici bir ağrı... Ya beş dakika kadar sürüp geçer ya da gittikçe şiddetini arttırarak dayanılmaz hal gelir. Şiddetindeki artış, tedbir almamız için gerekli zamanın azaldığını gösterir.

Kemik ağrısı dediğimiz bu ağrıyı şöyle tanımlayabiliriz:

Kaslardaki ağrılar, ovulduğu zaman bir epki verir. Ya rahatlarız, ya da dokununca acır. Oysa bu kemik ağrısı dediğimiz şeyde böyle duygular oluşmaz. Ovmanın ne en ufak bir yararı ne de zararı olu. Sanki hiçbir şey yapmamışsınız gibi... İçten içe oluşan bir ağrı şekli... İşte diğer ağrılardan farkı...

Her nasıl olursa olsun, beş dakikadan fazla süren benzeri ağrılarda en kısa zamanda bir kliniğin acil servisine müracaat etmek gerekir.

MİDE AĞRISI

Hiçbir  neden yokken meydana gelen ve geçmek bilmeyen kuvvetli mide ağrıları kalp rahatsızlığı belirisi olabilir. Bu ağrılar birkaç gün devam ederse öncelikle kalp doktoruna görünmelidir; mide doktoruna değil...

Alınacak ilaçlarla bu ağrının bastırılması, kalp hastalığını saklayabilir ve tehlikeli bir durum arz eder. Bu nedenle kendi başımıza çare aramak tehlikeli olablir.

İSHAL VE KUSMA

Aynı şekilde, içbir neden yokken meydana gelen şiddetli kusma ve ishal, baygınlık geçirme de kalp krizinin önemli işaretlerinden olup müdahele vaktini azaldığını gösterir. Bu gibi durumlarda hastaneye gittiğinizde size hemen serum bağlayarak rahatlatırlar fakat kalpten şüphelenmezler.

Bu gibi bir durumda, kendinizi toparlar toparlamaz hiç vakit kaybetmeden kalp doktorunuza başvurun. "İyileştim" diyerek ihmal etmeyin.

KALP KRAMPI

Kalp krampından ve tüm kramplardan bizi koruyan mineral: Magnezyum.
BÜYÜK OLASILIKLA KALP KRAMPI...
KALP KRİZİ DEĞİL.


Kalp krizini hepimiz duymuşuzdur da kalp krampını hemen hemen kimse bilmez. Ne yazık ki çoğu doktorlar bile... Her kalpten ölüm nedenine "Kalp krizi" denmekte...
Özellikle son yıllarda birçok gencimiz çim sahalarda spor yaparken kalp nedeniyle ölmekte... Bu ölümlerin önemli bir kısmı aslında kalp krizi nedeniyle değil, kalp krampı nedeniyle olmakta... Oysa önlem çok basit:


Düzenli spor yapanlar

Düzenli spora başlamadan önce mutlaka bir laboratuvarda vücuttaki magnezyum seviyesini ölçtürmelidir. Eksik çıkması halinde seviye normale gelinceye kadar kesinlikle spora başlamamalı... Başladıktan sonra rutin olarak periyodik kontroller yapılmalı...


Aklına estiğinde spor yapanlar

Düzenli spor yapmayıp ara sıra, aklına geldiğinde "Hadi bugün spor yapayım" diyenler her seferinde test yaptıramayacakları için tedbir olarak spordan en az yarım saat önce bir miktar magnezyum almalı. Yorucu seyahatlerden önce ve yorucu geçecek günlerde de bu tedbir uygulanmalı.
Ancak unutmamak gerekir ki kalp krizi ile kalp krampı çok farklı şeylerdir. Magnezyum takviyesi kalp krizine engel olmaz; yalnızca kalp krampını önler.


Magnezyumu nereden bulurum?

Magnezyum, eczanelerde satılmakta... Toz halinde şişede "Magnesie Calcinée" adıyla... Kalsiyum ve magnazyum karışımı... En etkili ve en ucuz olanı bu... 
Hap şeklinde "Magnesim-Calcium-Zinc (Çinko) " olarak satılanları da mevcut...


Ne kadar almalıyım?

Toz magnezyum için dozaj, bir küçük çay kaşığı hafif tepeleme miktarınca almak yeterli... Ancak bünyeye göre değişiklik gösterebiliyor. (Kullanım kılavuzu)
Eskiden yaşlılarda kabızlık giderici olarak kullanılan bu mineral, doktorlar tarafından kas krampları için de veriliyor. Ama nedense kalbin de bir kas olduğu unutuluyor. 
Bağırsakları yumuşatıcı özelliği olması nedeniyle dozaj fazla kaçırılırsa bir-iki defa isale yakın tuvalet ihtiyacı doğar. Hiçbir sakıncası olmadığı gibi bağırsaklarda buruntu da yapmaz. Ancak mesai saatinde tuvalet ihtiyacının çok sevimli olmadığı da unutulmamalı.
Bu nedenlerle bir-iki kullanımda vücut ihtiyacını belirlemek mümkün...
Diğer bilinmesi gereken husus, devamlı kullanılmamalı. Bağırsak tembelliğine neden olabiliyor. 


Kaynak:
Bu bilgiler, birkaç yıl önce, yurt dışında çalışan bir Türk doktorun e-mail ile yazdığı bilgilerden derlenmiştir. Doktorun ifadesinde "Bu bir buluş değil, bir tespittir. Gençler ölmesin. Tıp dergisinde de yayımlandı. Yakında literatüre girmesi bekleniyor." denilmekte... Bu mail'i ve doktorun adını ne yazık ki bulamıyorum. 

PORTAKAL VE GREYFURT SUYUNA DİKKAT

Kimin buluşu bilinmez, halkımızın genelinde greyfurt ve portakal suyu birleştirilerek içilir. Oysa bu tamamen yanlış bir uygulamadır.

Lösemili Çocuklar Vakfı kurucusu Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu'ndan alınan bilgiye göre, bu iki meyvenin suyu birlikte alındığı takdirde hiçbir vitamin değeri kalmıyormuş. İkisini ayrı ayrı ve farklı zamanlarda almak gerekiyormuş.

Greyfurt suyuyla ilgili başka bir haberde de başka bir değerli bilgi var:

İlaç kullanırken greyfurt suyu alınmamalıymış. (http://www.gidaraporu.com/greyfurt-suyu_g.htm) Aksi halde ilaçlar vücuttan atılamadığı gibi hayatî tehlike arz ediyormuş.

MÜZMİN BAŞ AĞRISI

Baş ağrısının çok çeşitli nedenleri olduğunu hemen hepimiz biliriz. Ancak öyle bir neden var ki pek bilinmez. Göz ardı edilmesi ise hayati tehlike oluşturur. "GİZLİ APANDİSİT..."

Baş ağrısı bazen sıkça bazen daha seyrek, hemen hepmizin canını sıkan bir olay... Her baş ağrısı için doktora gidilmeyeceğinden bir ağrı kesici alarak hayatımıza devam ederiz.

Bazı doktorlar da ağrı nedenini çözemezlerse "Migren" deyip işin içinden çıkarlar. Oysa gizli apandisit sürekli baş ağrısı nedenlerinden biridir. Ancak her müzmin baş ağrısının da mutlaka apandisit göstergesi olamayacağını unutmamak gerekir. Sadece olasılık olarak hesaba katılmalıdır.

Bilginin kaynağı

Rahmetli annem Lütfiye Yalhı, evlendikten birkaç yıl sonra müzmin başağrısı şikayetiyle doktora gidiyor. Doktorun verdiği ilaçların etkisi geçtikten sonra ağrıları devam ediyor. Çaresiz uzman bir bir profesöre gidiyor. Koca profesör, çok moral bozucu bir ifadeyle "Kızım, bunun çaresi yok. Seninle toprağa kadar gider" diyor. Bir yığın ilaç verdikten sonra uğurluyor.

O moral bozukluğuyla eczaneye gidip ilaçları alıyor fakat eve geldikten biraz sonra hepsini öfkeyle fırlatıp çöpe atıyor.

Babam rahmetli Hüsamettin Yalhı devreye giriyor. Eş dosttan   "Çok meşhur" diye duyduğu, -ismini hatırlayamadığım- "50 kuruşluk doktor" diye anılan bir doktoru anneme öneriyor. Tabi annem "Profesör bile çaresi yok dedi. 50 kuruşluk doktormu çare bulacak!" diye reddediyor. Fakat zamanla ağrılarından bezdiği için şansını bu doktorla da denemek istiyor.

Doktor kısa boylu, küçücük, kambur, tek ayağı aksak, yaşlı bir adam... Muayenehenesi de kendi gibi küçücük ve dağınık... Sırtında yırtık bir beyaz doktor önlüğü... Odacığın bşr kenarından ince bir havagazı hortumu sallanıyor; ucunda ise küçük bir alev... Ne işe yarıyorsa...

Adam küçücük elleriyle muayeneye başlıyor. Kısa süre sonra doğrulup "Kızım hemen, hiç vakit kaybetmeden buradan doğruca hastaneye git. Apandisitin patlamak üzere!" diyor.

Hiç ummadığı bir teşhisle karşılaşan annem "Sancım bile yok ki" diyerek itiraz ediyor. Doktor "Ellerime bak kızım; küçücük... Bu eller röntgenden iyi görür. Senin apandisitin bağırsağın arkasına saklanmış. Röntgende görünmez. Ben ellerimle bağırsağın arkasını kontrol ettim. Şişmiş ve patlaması an meselesi. Vakit kaybediyorsun. Derhal hastaneye git" diye söyleniyor.

Annem korkuyor ve doğru hastaneye gidiyor. Hemen ameliyata alıyorlar ve ameliyat sırasında apandisit patlıyor. 

Ufak bir ihmalde, basit bir apandisitin ölümle sonuçlanabileceğinin canlı örneğini yaşayan annemin, operasyon sonrasında baş ağrıları da tamamen kesiliyor.

Bazen profesörlerin de atlayabileceği, pratisyen mahalle doktorunun çözüm bulabileceği göz ardı edilmemeli.

50 kuruşluk doktorun hikâyesi

Adını bilmediğim bu doktorun babası çok inançlı bir kişiymiş ve oğluna insanlara hizmeti vasiyet etmiş. Bu vasiyete uyan oğlu da kendini dar gelirlilerin sağlığına adamış. Parası olandan 50 kuruş aldığı gibi parası olmayana da ilaçları kendi hibe edermiş,

Kazancı olmadığı için çok küçük bir muayenesi varmış. Ufak tefek, kambur bir doktormuş ama sevgi dolu bir adammış.

Çok dağınık muayenehanesinin bir köşesinden bir havagazı hortumu sallanırmış. Ucunda sürekli alev olan bu hortum aletlerini sterilize etmeye yararmış. Bir gün bu hortumun kendisini eteğinden tutuşturduğu gülerek anlatılırdı.

Allah rahmet eylesin.

BOĞAZ AĞRISI

Tedavi için "Atuşman" metodu kullanılır. 
  • Soğuk algınlığı nedeniyle meydana gelmiş boğaz ağrısı için eşit miktarda tendürdiyot ve sıvı gliserin bir çay tabağı içinde iyice karıştırılır.
  • Bir penset ucuna bir miktar pamuk dolanır veya ucu pamuklu bir çubuk bu karışıma bulanır.
  • Boğazı ağrıyan kimsenin, ağzını açarak "Aaaaa" demesi istenir.
  • Dilin üzerine bir küçük çay kaşığıyla bastırarak boğazın etrafında çepeçevre kızarıklık gözlemlenir.
  • Dikkatlice ve çok çabuk bir şekilde (anî bir hareketle) kızarıklığın üstünde hızla fakat fazla bastırmadan dolaştırılarak geri çekilir.
  • Hasta, 10 dakika boyunca hiçbir şey yemez ve içmez.
  • Tedavi tamamlanmıştır. Ertesi gün hastanın hiçbir ağrı şikâyeti kalmaz.
Doktorlar ya bilmediklerinden veya işlerine gelmediği için (Önerecekleri ilaç için prim alıyorlarsa) bu metodu uygulamazlar. Hattâ bu metodun zararlı olduğunu söyleyenleri bile vardır. Oysa biz çocukluğumuzda hep bu metodun uygulanmasıyla büyüdük. Hiçbirimizde de bir sakıncası görülmedi..

Tek sorun, bu metodu uygulayacak kişinin biraz el becerisine sahip olması gerekliliği...

İSHAL İÇİN DOĞAL İLAÇ

İshal için herhangi bir ilaç kullanmadan önce derhal doğal yöntemler denenmeli, netice alınamıyorsa ilaca baş vurmalıdır. Her sağlık probleminde olduğu gibi...

İhal için çok eski ve çok etkili bir yöntem, sarmısakla kahvedir.

Yapılışı:

  • Ateşe dayanıklı bir tas içine kül doldurulur. 
  • Ateş üzerine konulan külün kızması beklenir.
  • 8 veya 10 diş sarmısak ayıklanmadan bu tas içinde bulunan küle -kül yüzeyine yakın- tamamen batırılır. 
  • Diş sarmısaklar ara sıra eldivenle yoklanarak yumuşaması beklenir.
  • Diş macunu kıvamına gelince, bir kap içinde bulunan çekilmiş kahveyle karıştırılarak hamur yapılır.
  • Kolay yutulmasını sağlayacak büyüklükte (küçük leblebi büyüklüğünde) yuvarlak hap şekline getirilir.
  • Hemen içilebileceği gibi birkaç ay sonra da içilebilmesi için küçük bir karton kutuda saklanır.
  • İshal durumunda günde 3 veya 4 kez dört ila beş tane yutulur. Daha fazla veya daha sık kullanımında hiçbir sakınca yoktur.
Ertesi gün ishalden eser kalmadığı görülecektir. 

Çocukluğumuzda annem Lütfiye Yalhı, kibrit kutularında sakladığı bu haplarla bizi tedavi ederdi. 


25 Şubat 2016 Perşembe

GENÇ SPORCULARDA KALP KRAMPINA ÖNLEM

Kalp krampından ve tüm kramplardan bizi koruyan mineral: Magnezyum.
BÜYÜK OLASILIKLA KALP KRAMPI...
KALP KRİZİ DEĞİL.

Kalp krizini hepimiz duymuşuzdur da kalp krampını hemen hemen kimse bilmez. Ne yazık ki çoğu doktorlar bile... Her kalpten ölüm nedenine "Kalp krizi" denmekte...
Özellikle son yıllarda birçok gencimiz çim sahalarda spor yaparken kalp nedeniyle ölmekte... Bu ölümlerin önemli bir kısmı aslında kalp krizi nedeniyle değil, kalp krampı nedeniyle olmakta... Oysa önlem çok basit:

Düzenli spor yapanlar

Düzenli spora başlamadan önce mutlaka bir laboratuvarda vücuttaki magnezyum seviyesini ölçtürmelidir. Eksik çıkması halinde seviye normale gelinceye kadar kesinlikle spora başlamamalı... Başladıktan sonra rutin olarak periyodik kontroller yapılmalı...

Aklına estiğinde spor yapanlar

Düzenli spor yapmayıp ara sıra, aklına geldiğinde "Hadi bugün spor yapayım" diyenler her seferinde test yaptıramayacakları için tedbir olarak spordan en az yarım saat önce bir miktar magnezyum almalı. Yorucu seyahatlerden önce ve yorucu geçecek günlerde de bu tedbir uygulanmalı.
Ancak unutmamak gerekir ki kalp krizi ile kalp krampı çok farklı şeylerdir. Magnezyum takviyesi kalp krizine engel olmaz; yalnızca kalp krampını önler.


Magnezyumu nereden bulurum?

Magnezyum, eczanelerde satılmakta... Toz halinde şişede "Magnesie Calcinée" adıyla... Kalsiyum ve magnazyum karışımı... En etkili ve en ucuz olanı bu... 
Hap şeklinde "Magnesim-Calcium-Zinc (Çinko) " olarak satılanları da mevcut...

Ne kadar almalıyım?

Toz magnezyum için dozaj, bir küçük çay kaşığı hafif tepeleme miktarınca almak yeterli... Ancak bünyeye göre değişiklik gösterebiliyor. (Kullanım kılavuzu)
Eskiden yaşlılarda kabızlık giderici olarak kullanılan bu mineral, doktorlar tarafından kas krampları için de veriliyor. Ama nedense kalbin de bir kas olduğu unutuluyor. 
Bağırsakları yumuşatıcı özelliği olması nedeniyle dozaj fazla kaçırılırsa bir-iki defa isale yakın tuvalet ihtiyacı doğar. Hiçbir sakıncası olmadığı gibi bağırsaklarda buruntu da yapmaz. Ancak mesai saatinde tuvalet ihtiyacının çok sevimli olmadığı da unutulmamalı.
Bu nedenlerle bir-iki kullanımda vücut ihtiyacını belirlemek mümkün...