25 Nisan 2016 Pazartesi

MÜZMİN BAŞ AĞRISI

Baş ağrısının çok çeşitli nedenleri olduğunu hemen hepimiz biliriz. Ancak öyle bir neden var ki pek bilinmez. Göz ardı edilmesi ise hayati tehlike oluşturur. "GİZLİ APANDİSİT..."

Baş ağrısı bazen sıkça bazen daha seyrek, hemen hepmizin canını sıkan bir olay... Her baş ağrısı için doktora gidilmeyeceğinden bir ağrı kesici alarak hayatımıza devam ederiz.

Bazı doktorlar da ağrı nedenini çözemezlerse "Migren" deyip işin içinden çıkarlar. Oysa gizli apandisit sürekli baş ağrısı nedenlerinden biridir. Ancak her müzmin baş ağrısının da mutlaka apandisit göstergesi olamayacağını unutmamak gerekir. Sadece olasılık olarak hesaba katılmalıdır.

Bilginin kaynağı

Rahmetli annem Lütfiye Yalhı, evlendikten birkaç yıl sonra müzmin başağrısı şikayetiyle doktora gidiyor. Doktorun verdiği ilaçların etkisi geçtikten sonra ağrıları devam ediyor. Çaresiz uzman bir bir profesöre gidiyor. Koca profesör, çok moral bozucu bir ifadeyle "Kızım, bunun çaresi yok. Seninle toprağa kadar gider" diyor. Bir yığın ilaç verdikten sonra uğurluyor.

O moral bozukluğuyla eczaneye gidip ilaçları alıyor fakat eve geldikten biraz sonra hepsini öfkeyle fırlatıp çöpe atıyor.

Babam rahmetli Hüsamettin Yalhı devreye giriyor. Eş dosttan   "Çok meşhur" diye duyduğu, -ismini hatırlayamadığım- "50 kuruşluk doktor" diye anılan bir doktoru anneme öneriyor. Tabi annem "Profesör bile çaresi yok dedi. 50 kuruşluk doktormu çare bulacak!" diye reddediyor. Fakat zamanla ağrılarından bezdiği için şansını bu doktorla da denemek istiyor.

Doktor kısa boylu, küçücük, kambur, tek ayağı aksak, yaşlı bir adam... Muayenehenesi de kendi gibi küçücük ve dağınık... Sırtında yırtık bir beyaz doktor önlüğü... Odacığın bşr kenarından ince bir havagazı hortumu sallanıyor; ucunda ise küçük bir alev... Ne işe yarıyorsa...

Adam küçücük elleriyle muayeneye başlıyor. Kısa süre sonra doğrulup "Kızım hemen, hiç vakit kaybetmeden buradan doğruca hastaneye git. Apandisitin patlamak üzere!" diyor.

Hiç ummadığı bir teşhisle karşılaşan annem "Sancım bile yok ki" diyerek itiraz ediyor. Doktor "Ellerime bak kızım; küçücük... Bu eller röntgenden iyi görür. Senin apandisitin bağırsağın arkasına saklanmış. Röntgende görünmez. Ben ellerimle bağırsağın arkasını kontrol ettim. Şişmiş ve patlaması an meselesi. Vakit kaybediyorsun. Derhal hastaneye git" diye söyleniyor.

Annem korkuyor ve doğru hastaneye gidiyor. Hemen ameliyata alıyorlar ve ameliyat sırasında apandisit patlıyor. 

Ufak bir ihmalde, basit bir apandisitin ölümle sonuçlanabileceğinin canlı örneğini yaşayan annemin, operasyon sonrasında baş ağrıları da tamamen kesiliyor.

Bazen profesörlerin de atlayabileceği, pratisyen mahalle doktorunun çözüm bulabileceği göz ardı edilmemeli.

50 kuruşluk doktorun hikâyesi

Adını bilmediğim bu doktorun babası çok inançlı bir kişiymiş ve oğluna insanlara hizmeti vasiyet etmiş. Bu vasiyete uyan oğlu da kendini dar gelirlilerin sağlığına adamış. Parası olandan 50 kuruş aldığı gibi parası olmayana da ilaçları kendi hibe edermiş,

Kazancı olmadığı için çok küçük bir muayenesi varmış. Ufak tefek, kambur bir doktormuş ama sevgi dolu bir adammış.

Çok dağınık muayenehanesinin bir köşesinden bir havagazı hortumu sallanırmış. Ucunda sürekli alev olan bu hortum aletlerini sterilize etmeye yararmış. Bir gün bu hortumun kendisini eteğinden tutuşturduğu gülerek anlatılırdı.

Allah rahmet eylesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder